Çevirinin Tarihçesi
İnsanlık tarihinde farklı dillerin oluşup konuşulmaya başlamasıyla çeviri ihtiyacı ortaya çıkmıştır. Yazının bulunuşunun günümüzden 5 bin yıl öncesine dayandığını düşünürsek, çeviri tarihinin de ne kadar eski olduğunu anlayabiliriz.
Sözlü çeviri daha eskilere dayansa da ilk yazılı çeviri örneklerine Sümerlerin tarihindeki tabletlerde rastlanmıştır. Değişik dillere sahip toplumlar arasındaki resmi antlaşmaların, farklı dillere çevrilmesi ihtiyacı çeviri gereksinimini ortaya çıkarmıştır.
Ayrıca çeviri ihtiyacı dinsel metinlerin çevrilmesi için de bir zorunluluk olmuştur. Örneğin, 72 çevirmen tarafından 72 günde bitirildiği rivayet olunan "Eski Antlaşma" (Eski Ahit) İbranice’den Eski Yunanca’ya çevirilmişti. M.Ö. 247 yılında ortaya çıkmış olan "Eski Antlaşman"nın Yunanca çevirisine, Latince'de 70 anlamına gelen "Septuaginta" adı verildi.
Ortaçağ'da çeviri faaliyetleri kilise ve İncil ile sınırlı iken 9 ve 10. yy'da Bağdat önemli bir çeviri merkezi durumundadır. Eski Yunanca metinler Arapça’ya çevrilmiş ve bilimsel çalışmalara büyük katkıları olmuştur.
Matbaanın icadıyla çeviri çalışmaları daha da bir ivme kazanmıştır. Reform akımıyla Latince metinlerin, başta Almanca olmak üzere farklı dillere çevrilmesi hızlanmıştır.
Romantik akım ve 19. yy ile birlikte çeviride daha da hızlı gelişmeler olmuştur, aynı zamanda çeviri nedir ve nasıl olmalıdır gibi konular da açıklığa kavuşmuştur.
20.yy'da sanayi devrimi ve uluslararası ilişkilerin artışı ile beraber teknik çeviriler artmaya başlamıştır. Aynı dönemde ÇEVİRİBİLİM (çeviri sürecini ve çeviri ürününün özelliklerini araştıran bilim alanı) alanı da şekillenmeye başlamıştır.
(alıntıdır..!)
(alıntıdır..!)